23 Eylül 2015 Çarşamba

Tribünden İzlediğin Milli Kaderin

Anadolu’nun Çok Değerli 77 Milyon İnsanıSözüm size. Sana suallerim ve belki de sitemim sana.

Öncelikle, sen, hangi partilisin? Ak Partili mi, yoksa Chpli, Mhpli veya Hdpli mi?

Hangi partili olursan ol; doğrusu ile yanlışı ile; her seçim aynı partiye oy veriyor musun peki?

Cumhuriyet tarihi boyunca, ister senin partin ister başka bir parti iktidar oldu Türkiye’de ve “bu halk her dönemde, hep fukaralık ve hep kardeş kavgası yaşadı”. Ve tüm bu sıkıntılarına rağmen, “bu millet, yine aynı partiye, yani senin gibi kendi partisine gitti oy verdi”. Peki bunu biliyor musun?

Sence bu, futbol takımı tutar gibi, parti tutmaya benzemiyor mu? Ne dersin?

BenziyorHem de Türkiye’deki mevcut hali ile tıpatıp benziyor değil mi?

Bak, ben mevzuyu kısaca açayım sana:

Türkiye, dev bir “futbol sahası”.

Parti yöneticilerimiz ise, farklı takımlardan da olsalar, oyun gereği rakip de olsalar “oyuncu”. Maçı kaybetseler de hep kazanan.

Ya sen? Yani halk? Senin yerin ne bu oyunda?

Takımları, gerek madden gerek manen her halükarda destekleyen; kendi takımını alkışlayıp, rakip takımı yuhalayan; hatta kavga eden ama daima takımı için durmadan kendinden veren veren veren ve sadece oyunu bir kenarda seyreden bir taraftar. Bir “finansör” daha doğrusu.

Evet, sen, bu ülkede kurulan siyasal sistem içinde, “tıpkı planlandığı gibi”; sadece “oyunu tribünden izleyen bir finansörsün”. Fi-nan-sör.

Yani takımını, daha doğrusu takım yönetici ve oyuncularını zengin eden bir finansör.

Yani “partisini, daha doğrusu parti yönetici ve kadrolarını zengin eden bir finansörsün sen”; kurnazca önüne koyulan bu oyunda.

Peki birkaç soru daha sana…

“Türkiye’de oynanan bu oyun” kimin oyunu sence?

Partin ve parti yöneticilerinin oyunu mu? Yoksa “senin yani milletin oyunu mu”?

Türkiye’nin ve halkın oyununda; Türkiye ve millet kalkınmalı, sen zenginleşmelisin; parti yöneticilerin ve liderin değil, değil mi?

Türkiye’nin ve halkın oyununda; kendi kaderin için kendin oynamalısın bizzat oyunda; vatandaş olarak başrolde sen olmalısın; partin ve liderin de senin huzur ve zenginliğin için seni madden ve manen desteklemeli, değil mi?

Peki tüm bu sorularım ve yanıtların neticesinde, sana önemli bir sualim daha var:
“Bu oyun” kimin oyunu sence?

Türkiye’de, “halihazırda oynanan ve milletin kaderini belirleyen bu siyasal oyun”; kimin oyunu sence?

Anlasana, “senin ve halkının kaderini belirleyen bu oyun” senin değil Kardeşim.

Bu oyun “senin oyunun değil”.

Bu oyun, “Anadolu insanının oyunu değil”.

Bu oyun, “Türkiye’nin de oyunu değil”.

Bu oyun, “senin de gidip her seçim kayıtsız şartsız oy verdiğin partinin ve parti yöneticilerinin oyunu”; seçim kazansalar da kazanan, kaybetseler de kazanan; hep kazanan.

Anlasana artık; “bu senin oyunun değil”.

Sahi ne zaman uyanıp da bu oyunu bozacak ve millet olarak kendi oyununu kuracak ve partini sadece sana hizmet vazifesine geri göndereceksin?

Ne zaman, verdiğin değil, bilakis “artık vermediğin oyla”; partine “Az dur bakalım; sen şöyle bir kenara geç ve millete hizmet asli vazifene dön. Ben kendi oyunumu kendim kurar kendim oynarım; kader benim kaderim.” diyebileceksin?

Bugün Bayram.

Yeter uyuduğun. Lütfen, Bayram hürmetine, birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz, refahımız hürmetine… Lütfen bugün; çok geç olmadan; uyan artık. Uyan.

Bayramımız milletçe uyanışımıza vesile olsun; bayramımız, “gerçek bayram gibi” bayram olsun.  Hayırlı bayramlar efendim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder