Konu malumunuz,
güncel ve “yasama dokunulmazlığı” ki
aslında “yasama bağışıklığının” iki
modelinden biri efendim.
Bu anlamda,
konuya, yasama bağışıklığı tabiri ile
girmekte fayda görüyorum.
Mebusların,
işledikleri suçlar ya da konu oldukları davalarla ilgili, adli merciler
karşısında, normal vatandaşlardan farklı olarak imtiyaz sahibi olmalarına “yasama bağışıklığı” diyoruz.
Yasama bağışıklığı, vazifelerini bir baskı altında kalmadan
yürütebilmeleri için milletvekillerine verilmiş bir imtiyazdır da diyebiliriz
bu bağlamda.
Ve yasama bağışıklığı modelleri ikiye ayrılıyor:
1.Yasama sorumsuzluğu 2.Yasama dokunulmazlığı
1.Yasama
sorumsuzluğu: Kürsü dokunulmazlığı da denilen bu model, parlamenterin, yasama
çalışması sürecinde her türlü fikrini özgürce ifade etmesine ve bu beyanları ya
da kullandığı oy nedeniyle hiçbir şekilde hukuki ve cezai takibata uğramaması
anlamına geliyor. Ve bu sayede
vekil, yasama süreci içindeki tüm ifade (hakaret, küfür dahil) ve oylarını
serbestçe ortaya koyarken; her işlediği
suç ile ilgili de normal bir vatandaş gibi yargılanabiliyor.
2.Yasama
dokunulmazlığı: Kökeni Fransa olan ve Anayasamızın
83. Maddesinde yer alan bu yasama dokunulmazlığı, ceza kanunları karşısında
vatandaşların eşitliği ilkesine aykırı olmakla birlikte Türkiye’de uygulanan
sistemdir. Ve bu eşitliğe aykırılık nedeniyle, bu model, birçok ülke
halklarınca tepki ile karşılanmaktadır. Çünkü bu modele göre, parlamenter,
sadece yasama içerisindeki söz ve oylarından değil; işlemiş olduğu tüm
suçlardan da sorumsuzdur, yargılanamaz, ceza alamaz.
Bunun yanı sıra,
Türkiye’de, kamuoyunca çok tepki alan yasama dokunulmazlığı sistemi uygulanmakla
birlikte; milletvekillerine, diğer ülkelerden de farklı olarak çok geniş bir
zırh sağlanmaktadır.
Bu minvalde, ülkemizdeki halihazır dokunulmazlık
sistemi, milletvekillerimize, tabiri caizse “bir suç işleme” icazeti vermekte
ve aleyhlerinde hazırlanmış yüzlerce yargılama dosyası bugün TBMM’de
bekletilmektedir.
Asil olanın yani
milletin adalet önünde yargılanması söz konusu
iken; vekilinin yani milletvekilinin,
halka nazaran kendisini çok daha güçlü savunma imkanına sahip olmasına rağmen,
yargılanmadan müstesna tutulması “eşitlik” ilkesine aykırıdır.
Bu bağlamda, HDP’li vekillerin, dokunulmazlıklarının
kaldırılması gündeme gelmişken; uygulama meclis geneline yayılarak tüm
milletvekillerini kapsamalı ve bir anlamda vekile suç işleme imtiyazı sunan yasama
dokunulmazlığına son verilerek parlamenterlerimizi yasama sürecindeki tüm
faaliyetleri itibariyle tamamen koruyabilen “kürsü dokunulmazlığı” modeli
tercih edilmelidir.
Çünkü, esas olan hak ise hukuk ise adalet ve eşitlik ise; millete
dokun, vekiline dokunma anlayışı tamamen yanlıştır. Milletin işlediği suçtan dolayı
nasıl ceza muafiyeti yok ise; vekilin de işlediği suçtan ceza muafiyeti olamaz,
olmamalıdır.
Hasılı millet nasıl yargılanıyorsa; “suçlu her vekil” de
yargılanmalı; sadece “kürsü dokunulmazlığı” imtiyazından yararlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder